İot nedir veya internet of things nedir gibi sorularla yaklaşmakta olan bu yeni nesil teknolojiyi anlamaya çalışabiliriz. Nesnelerin interneti, kendi IP adreslerine ve sensörlerine sahip cihazların, birbirleriyle bir ağ üzerinden iletişim kurabilmelerini ve sahip oldukları bilgileri analiz ederek eş zamanlı daha akıllı kararlar alabilmelerini sağlayan bir paradigmadır. Nesnelerin interneti dünyasında insanlar arası komutların ve hatta insan-bilgisayar arası etkileşimin rolü minimize edilmektedir. Nesnelerin interneti sayesinde cihazlar birbirleri ile iletişim kurarak gerekli uyarıları yapma ve kararları alma konusunda proaktif davranabilecekler.
Telefonlardan, kahve makinalarına, aydınlatma sistemlerinden, giyilebilir cihazlara kadar aklınıza gelebilecek her türlü aygıt bu gruba dâhil olacak. Hatta makinaların belirli parçalarına kadar; örneğin bir uçağın jet motoru veya bir petrol sondaj kulesi. Bugün evlerimizde kullandığımız Smart televizyonlar, Amazon Alexa, Apple Watch gibi tüm cihazlar şimdiden nesnelerin interneti teknolojisinde olup birere IoT cihazı sayılabilir.
Endüstriyel kullanım alanları ve katkısı ise tahmin edilebileceğinden bile fazla. En basit haliyle, üretimde çalışan bir robotik kol etrafındaki sensörler sayesinde bir çivinin gereken optimum düzeyden gevşek olduğunu, üretim bandında çalışan bir insana göre çok daha hızlı algılayabiliyor ve gerekli müdahalede bulunabiliyor. Nesnelerin interneti teknolojisinin sağladığı en önemli katkılar uzaktan ve gerçek zamanlı izleme, yüksek hassasiyetli otomasyon ve ortam koşullarına hızlı adapte olabilme. Tüm bunların yanında iot güvenliği de önem arz etmektedir.
Nesnelerin interneti nedir ve nerelerde kullanılır diye sorulunca ilk akla gelen fabrikalar, şehir sistemleri ve akıllı ev sistemleri olarak üç ana iot alanı bulunmaktadır.
1. Endüstri 4.0
Endüstriyel nesnelerin interneti, SCADA (Supervisory Control And Data Acquisition) yani “veri tabanlı kontrol ve gözetleme sistemi” teknolojisinin aslında doğal bir uzantısıdır. SCADA sistemi elektrik, doğalgaz gibi enerji tesislerinin yanı sıra otomotiv, gıda gibi üretim tesislerinde de kullanılmaktadır. Bu teknoloji sayesinde tek merkezden tüm üretim aşamaları denetlenebilmekte, veriler toplanabilmekte ve anında müdahale sağlanabilmektedir. SCADA sistemi 1960’larda ortaya çıktığında, yegâne amacı günlük operasyonları yönetmek ve bir problem çıktığında daha hızlı müdahale edilmesini sağlamaktı; fakat nesnelerin interneti teknolojisi sayesinde bunların ötesinde problemleri ortaya çıkmadan tespit etmek ve müdahale etmek mümkün oldu. Ayrıca insan faktörü ortadan kaldırılarak, makinelerin birbirleri ile iletişime geçmeleri sağlandı.
2. Akıllı Ev Sistemleri
Nesnelerin interneti uygulamaları altında en önemli kullanım alanlarından biri de akıllı ev sistemleridir. Örneğin akıllı bir aydınlatma sistemi, odaya bir birey girdiğinde lambaları yakması gerektiği konusunda bir komut ile donanımlıdır. Odaya girdiğinde kişinin genelde aynı noktada oturmayı tercih ettiğini keşfeden sistem, buna uygun olarak sadece o bölgede ışığın yoğunluğunu arttırır ve odanın geri kalanındaki ışık dağılımını buna göre ayarlar. Bu komut ona verilmemiştir fakat topladığı veriler sayesinde kendi bu öğrenimde bulunmuştur. Sürekli topladığı veriler onu beslemeye devam eder. M2M(Machine to machine) nedir sorusu da aslında tam bu noktada ortaya çıkmaktadır.
3. Akıllı Şehirler
Toplumsal düzen ve şehir yönetimi için de nesnelerin internetinin birçok kullanım alanı ortaya çıkıyor; trafik idaresinden, akıllı toplu taşıma sistemlerine, yangın alarm sistemlerinden, akıllı şehir aydınlatmasına. Kamu güvenliği için en büyük katkıyı sağlayacak uygulamalara bir örnek de, MOBESE şehir görüntüleme güvenlik kameralarının (CCTV) ve video yönetim yazılımlarının (VMS) nesnelerin interneti ile daha akıllı sistemlere dönüşmesi olacaktır. Video görüntülemeden ortaya çıkan veri miktarının büyüklüğü ve bu verilerin saklanmasının zorluğu sorunu, nesnelerin interneti aracılığı ile otomatik olarak önemli olay anlarını işaretleyecek ve geri kalan önemsiz dataları kayıttan ve networkten ayırarak ortadan kaldıracak akıllı bir video analiz yazılımıyla çözülebilir. Günümüzde hali hazırda var olan birçok teknoloji, iot uygulaması ile daha esnek ve genişleyebilir yapıda, daha düşük maliyetli ve daha çözüm odaklı olacaktır.
Nesnelerin interneti , daha hızlı ve bağlı veri aktarımıyla tüm cihazların akıllanması sürecidir. IoT projeleriyle ile beraber tabi ki data (veri) konusu da büyük önem kazanıyor; tabiri caizse nesnelerin interneti teknolojisi bir araç ise, bu aracın yakıtı da “data”. Her türlü senaryoya karşı veriler yüklenmiş olan cihaz, sadece bu verilere göre aksiyon almakla kalmaz aynı zamanda hareketleri ile yeni veriler yaratmaya ve öğrenmeye devam eder.
Nesnelerin interneti teknolojisine sahip cihazların oluşturduğu yüksek miktarda verilerin anlamlandırılması için yapay zekâ teknolojisinin gerekliliği kaçınılmaz. Bu veriler sayesinde cihazların doğru aksiyonu alabilmesi için bu iki teknolojinin beraber çalışması lazım. Bu sayede sadece birbirine bağlı cihazlar değil aslında birbirine bağlı “akıllar” ortaya çıkar.
Nesnelerin interneti uygulamaları, veriler ve bu verilerin aktarıldığı ağlardan oluşuyor. Kuvvetli ağlar sayesinde verilerin kesintisiz ve eksiksiz biçimde aktarılması bu teknolojinin doğru çalışması ve güvenilir olması için çok önemli. Hayatımıza dokunan kartlı geçiş sistemi, güvenlik CCTV sistemi ve telefon sistemleri gibi farklı altyapı sahip birçok teknolojide yapay zekanın ve şeylerin internetinin olumlu yönde etkisi olacaktır. Akıllı bina ve akıllı ev uygulamaları daha da yaygınlaşarak iot Türkiye ekosisteminin gelişimine katkıda bulunacaktır.
İnternet of Things olarak da geçen iot teknolojisiyle birçok kullanım alanları maddi ve operasyonel olarak avantajlar sağlamaktadır. IoT faydaları:
Nesnelerin interneti ‘nin tüm bu katkılarını aslında global raporlarda doğrulamaktadır. Gartner analiz firmasının tahminlerine göre 2020 senesinde en az 26 milyar cihazın birbirleriyle bağlantılı olması bekleniyor. Şirketlerin 2017-2025 seneleri arasında nesnelerin interneti teknolojisine $15 trilyon yatırım yapması öngörülüyor. Bu teknolojiye sahip endüstriyel donanımların ve kurumsal uygulamaların 2030 senesine kadar Dünya ekonomisine $14 trilyon katkıda bulunacağı tahmin ediliyor. Bu teknolojik dönüşümün hızla yaşandığı günümüzde, tüm kurum ve kuruluşların kendi alanlarında ortaya çıkabilecek yeniliklere öncü olmaları ve hızlı adaptasyon sağlamaları, yeni düzende alanlarında kalıcı ve lider olabilmeleri için çok önemli fırsatlar sunmaktadır.