Yüksek hızlı internet veya sadece internet. Bu iki ayrımın dahi artık bazı ülkelerde çok net yapıldığı bir dönemdeyiz. Geniş bantlı internet bile bir insan hakkı haline gelmiş durumda. Su, elektrik ve yemek gibi başlıca ihtiyaçlarımızın yanı sıra gelişen dünyada evde internet de artık temel gereksinimlerden. İnternet altyapısının önemi öyle bir aşamaya geldi ki bazı ülkelerin anayasasına insanın temel ihtiyaçları olarak girdi. BM, internet erişimini 4 Haziran 2011 tarihinde “Temel bir insan hakkı” olarak tanımlandı. Bu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne “Üçüncü Kuşak İnsan Hakkı” olarak eklendi. Avrupa Konseyi de, BM ‘den önce davranarak 19 Nisan 2011 tarihinde internete erişim hakkını temel bir hak olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ekledi. Bu sözleşmelere imzacı taraf olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kararları iç hukukuna uyarlama yükümlülüğü var. Dolayısıyla, internet erişiminin engellenmesi bir insan hakkı ihlali olarak adlandırılabilir. Birleşmiş Milletler dışında, bazı öncü ülkeler daha da ileri giderek yüksek hızlı interneti spesifik olarak temel ihtiyaç kapsamına soktu. Geniş bant internet erişiminin insan hakkı olduğu ülkeler şu şekilde:
İnternet, geniş bantlı internet erişimi ve insan hakkı tartışmaları sürdüğü dönemde kritik bir açıklama da Amerikalı Vinton Cerf ‘den gelmişti. Vinton Cerf kimdir diye sorarsanız, internet kurucu babalarından biri diyebiliriz. Bob Kahn ile beraber bilgisayarlar arası veri transferini yani TCP/IP protokolünü bularak interneti bulan iki kişi olarak adlandırılmışlardır. BM ve AB ‘nin yukarıdaki kabullerinden sonra, 2012 yılının başında New York Times gazetesindeki makalesinde “İnternet kullanımını bir insan hakkı değildir” demişti. Bu tezini de, teknoloji haklar sağlar ancak teknolojisinin kendisi bir hak olmamalıdır olarak açıklamıştı. Bir hak sayesinde sağlıklı ve anlamlı bir hayata yaşanabilmeli. İnternet de olsa bir teknolojiyi bu şekilde kategorize etmek doğru değildir.
Tüm bu tartışmaların gölgesinde, internet de elektrik ve su kategorisinde temel insan hakkı olarak değerlendiriliyor diyebiliriz. Zira, pandemi ile beraber insanlar daha da mobil bir hayat tarzına geçtikçe internetin ve hatta yüksek hızlı internetin önemi daha da önem kazandı. Uzaktan çalışma düzeni (ülke içi ve ülke dışı) ile tüm beyaz yakalılar belki de sudan elektrikten çok internetin varlığını ve kuvvetini sorgular oldu. Görüntülü görüşme, yüksek boyutlu email trafiği, 4K içerik izleme vb. birçok yüksek hızlı internet gerektiren konu aslında beyaz yakalılar haricinde bir çoğumuzun önceliği oldu. Moto kuryeler bir yandan telefonla konuşurken bir yandan haritadan teslim edecekleri yerin adres tarifini alıyorlar. Dolayısıyla, internet hızı günümüz koşullarından aynı anda ne kadar kalifiye ve kapsamlı iş çıktısı yaratılabileceğini belirler hale geldi. İnternet hızı düşük olduğu için bir videokonferans sırasında görüntümüzü kapatarak devam edelim demek resmen utanç kaynağı haline geldi. Bu gibi durumlara çözüm olarak sürdürebilir 4.5G ışık hızında internetin kesintisiz sağlanması gerekiyor. İnternet ile ilgili örneklerin hepsi aslında tek bir noktayı işaret ediyor. Bu konuyu insani boyuttan daha mikro boyuta, ülkeler boyutuna taşırsak da internet altyapı ve internet hızıyla ilgili tüm konular ülke gelişmişliğini gösterir duruma geldi. En hızlı internet bağlantısına sahip ülkeler sıralamasıyla insan hakları konusunda gelişmişliklerini karşılaştırınca da birbiriyle kesişen benzer tablolar çıkabiliyor.